Seçimin ertesi günü, 8 Haziran’da seçim sonuçlarını
değerlendiren Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın söylediklerini
hatırlayalım: "HDP bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini yapar."
Akdoğan hem bu sözleriyle hem de seçimden önce HDP barajın
altında kalırsa “süper olur” diyerek, AKP’nin ne kadar çözümden yana olduğunu
göstermişti.
Seçimin ertesinde hiçbir parti hükümeti kuracak çoğunluğu
elde edemeyince haliyle koalisyon ihtimalleri konuşuluyor. Recep Tayyip Erdoğan
önce CHP eski lideri Deniz Baykal’la görüşerek herkesi şaşırttı. Şimdi de MHP
ile bir koalisyon ihtimali gündemde hatta Ankara kulislerinde bir AKP-MHP
koalisyonu senaryosu ağırlık kazanıyor.
Bu haftaki konuğum, siyaset bilimci ve hukukçu İştar
Gözaydın, bir AKP-MHP koalisyonunun zor olacağını, olsa da ömrünün kısa
olacağını söyledi:
“MHP’nin kırmızı çizgilerinde çözüm sürecini rafa kaldırmak
hatta rafa değil tamamen kaldırma tavrı var ve çok problemli bir yaklaşım.
Türkiye’de Kürt meselesi halledilmeden başka hiçbir sorun hallolamayacaktır.
Türkiye toplumu için, insanların gündelik yaşamını sürdürebilmesi, Türkiye’nin ekonomik
yapısı sağlam bir hukuk devleti olması için bu son derece önemli. Ancak o
sayede refah sağlanabilir, ancak o sayede ekonomik darboğaz aşılabilir. MHP ile
koalisyon problemli olur; koalisyon kurulur ancak ömrü olmaz çünkü toplumsal
barış sağlanmadıkça koalisyon başarılı olmaz.”
Gözaydın’ın herhangi bir koalisyon hükümetine verdiği ömür
çok uzun değil; 45 gün ile 2 sene arasında mutlaka bir erken seçime
gidileceğini düşünüyor.
Söyleşimizden bazı satır başları:
“HDP’nin barajı geçmesi Türkiye demokrasisi, parlamentoda
temsiliyet açısından son derece önemliydi. Daha bıçak sırtında bir sonuç olabilir
diye düşünüyordum ama yüzde 13 beklediğimden çok daha. CHP’nin yüzde 27-28 bandında
olabileceğini düşünüyordum ancak yüzde 25 de mantıklı çünkü CHP seçmeninden HDP’ye
bir akış olduğunu tahmin ediyorum. HDP seçmeni olmayacağını düşündüğünüz pek çok
kişi, HDP’nin barajı geçmesi ve temsil edilmesi için oy verdi. En azından kendi
çevremde, HDP’ye oy vermeyecek seçmenin verdiğini gördüm.
“Selahattin Demirtaş’ın çok samimi ve hitab eden, son derece
karizmatik bir lider olduğu aşikar. Zaten cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oy
da bunun işaretiydi. İzlediği siyaset etkili oldu yani etnik kimliği temsil
eden bir bölge partisi olmaktan çıkıp daha geniş bir kitleye açılması ve buna
uygun adaylar belirleyip söylemler üretmesi, her türlü ayrımcılığa karşı
hassasiyet göstermesiyle başarılı oldu.
“Çok problemli bir seçim sürecinden geçtik; türlü
provokasyonlar yapıldı ve Selahattin Demirtaş bunların hiçbirine pirim
vermeyerek doğru bir siyaset izledi; insanları sağduyu ve sükunete çağırdı –
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da bu bakımdan iyi bir performans gösterdi.”
CHP’nin oy kaybı anlaşılır
“CHP yeni bir yapıya evrilmeye çalışıyor. Ulusalcı kanadını bir
ölçüde tasfiye etmeyi başardı. Seçim kampanyasında ekonomi üzerinden bir söylem
kurdu. Daha sosyal demokrat imaj veren bir tercihte bulundu; bunun içinin dolup
dolmayacağını zaman gösterecek. Tabi bunun sonucunda bir grup seçmeni de hayal
kırıklığına uğradı. Bu şekilde giderse bir sonraki seçimde ciddi kazanımları
olacağını düşünüyorum.
“MHP seçimde başarılı oldu ve bunu da fazla gayret
göstermeden, AKP’den kaçan oyları alarak yaptı. Kutuplaştırıcı bir söylemden
MHP liderleri de kaçındı ve bunun için onları da takdir etmek gerekir.
“AKP’ye hiç oy vermedim ancak 2002’den bu yana yaptığı bazı
şeyleri – insan hakları, din özgürlüğü, asker-sivil ilişkileri alanında --
takdir ettim ve destek verdim. Bu hemen hemen 2011’e kadar devam etti. Ne yazık
ki Türkiye siyasetinde bir gelenek var; bir parti belirli bir çoğunluğu temsil
ettiğini düşündüğü andan itibaren mutlak doğruyu temsil ettiğini de düşünüyor.
Bu büyük bir yanılgı ancak bu geniş bir seçmen kitlesi tarafından da
onaylanıyor. Bununla beraber biz ve diğerleri gibi bir kutuplaşmaya gidildi.
Özellikle Gezi sürecinden itibaren AKP kendisinden başka düşünen hiçbir yapıya
tolerans göstermeme, düşman belirleme ve onun üzerinden siyaset yapma yöntemi
izledi, ayrıca yolsuzluklarla beraber iktidarı çok problemli hale geldi. Bir de
Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına geçip Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olması AKP’ye
desteği azaltmada rol oynadı.
“Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak kendi partisinin lideriymiş
gibi davranması hukuk dışı bir davranıştı ve cumhurbaşkanı olarak tarafsız
olması gerekiyordu ancak böyle davranarak AKP seçmenini bir arada tutmayı da
bir ölçüde başardı.”
Yeni meclis AKP’nin yanlışlarını düzeltebilmeli
“Hukukun ciddi şekilde ihlal edildiği bir dönem geçirdik.
Yargıda yeniden yapılandırmalar çok sorunlu. Siyaset biliminde öğrencilere ilk
öğrettiğimiz yasama, yürütme, yargı erklerinin birbirinden ayrı ve eşit ama
birbirlerini denetleyebilir olduğudur. Aralarındaki eşitliğe rağmen yargı bu
erkler arasında her zaman üstte gelendir çünkü diğer erkler üzerinde
yargılamaya sahip olabilmesi gerekir. Bu sistemler bakımından Türkiye’de işin
şirazesi iyice kaydı.
“Hukukun ciddi şekilde ihlal edilmesi, yolsuzlukların ve
hukuksuzlukların araştırılmaması, üstünün örtülmeye çalışılması ve aklanmaya
çalışılması AKP içinde çatışmalara neden oldu. Bunlar bir partinin yıpranma
nedenidir. AKP’nin gelecek seçimlerde fazla varlık gösteremeyeceğini
düşünüyorum. Bir tür ANAP sendromu diyebileceğimiz, ANAP’ın Turgut Özal’dan
sonra yaşadıklarının benzeri bir süreç yaşanabilir.
“Ciddi bir hukuki yıpranmadan söz ediyoruz. Partiler bir
araya gelerek kuracakları bir yapıyla hukuksuzluk ve yolsuzlukları
araştırabilir. Yargı sisteminde bulunan Sulh Ceza Hakimlikleri’nin ortadan
kaldırılması, hak ihlallerinin önce tespit edilmesi sonra tazmini için
çalışılması gibi pek çok yapılması gereken var. Bir anayasa çalışması ile özgürlükler
düzenlenebilir ve hakların siyasi iktidar tarafından bahşetme eylemiyle değil
de hak olarak verilmesi sağlanabilir. Üniter devlet yine tercih edilebilir,
federasyon şart değil ancak yönetimde bu kadar merkezileşmeden uzaklaşmak
gerek.
“Dünya artık değişti. Her ses ve renk kendini gösterebilmeli
ancak bu uyum içinde yapılmalı.”
İştar Gözaydın’la İngilizce söyleşimiz burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder