Bu haftaki konuğum Oy ve Ötesi kurucu üyelerinden ve
derneğin sözcüsü Sercan Çelebi. Gezi olaylarından sonraki süreçte sadece 8
kişiyle kurulan Oy ve Ötesi, 30 Mart 2014 yerel seçiminde İstanbul’da başardığı
örgütlenmeyle 30 bini aşkın gönüllüyü organize etmeyi başardı. Bu defa hedefi oldukça yüksek: 120 bin gönüllü.
Oy ve Ötesi, seçmen yoğunluğu ve sandık başının seçim
sonucuna doğrudan etkisini göz önüne alarak 162 ilçeyi öncelikli olarak
belirledi. Bu ilçeler 45 ile dağılmış durumda ve 12 bin okulda 106 bin sandığa
tekabül ediyor.
Türkiye’deki seçmenlerin yarıya yakını seçimlerin şeffaf ve
adil bir ortamda gerçekleşeceğine inanmıyor. Bu sorunu aşmak ancak oylara sahip çıkmakla, seçim sandığını
gözlemek ve denetlemekle mümkün. Sercan Çelebi herkesi bunun için göreve
çağırıyor ve gücünü bütün siyasi bütün siyasi partilere eşit mesafede durmaktan
aldığını belirtiyor.
Gönüllü olmak, sandık gözetmeni olmak Oy ve Ötesi Sayesinde çok kolay; internet sitesine girip bir kaç adımı izlemeniz yeterli.
Kritik olmasını Oy ve Ötesi açısından şöyle tanımlıyoruz;
sandık gününün güvenliği açısından kritik. O da şu demek: Sandık başındakilerin
kullanılacağı insiyatif; ve tutanaklarda bilinçli veya bilinçsiz yapılabilecek
hatalardan kaynaklanan farklılıkların boyutu seçim sonucuyla ilgili büyük
şeyleri değiştiriyor mu? Bu tanıma göre 7 Haziran seçimi kritik. Yüzde 10 baraj
hedefinden, 330 milletvekili hedefine kadar siyasi partilerin çok ince
hesaplara dayanan farklı hedefleri var. Birçok ilde milletvekili değişme
oranları çok küçük oy farklarına dayanıyor. Dolayısıyla bu seçimde sandık
güvenliği, doğru oy verme ve sayım süreçleri tüm siyasi partiler ve seçmen için
çok önemli. O yüzden de bu organizasyonu gücümüz yettiği kadar yaymaya
çalışıyoruz.
*** Oy ve Ötesi’ni bağımsız ve partiler üstü bir yapılanma
olarak tanıtıyorsunuz…
Daha doğrusu Oy ve Ötesi bütün siyasi partilere eşit
mesafede bir yapılanma. Türkiye’nin epey bir demokrasi birikimi var ve her şeye
bir anda çözüm getireceğiz gibi bir iddiamız yok. Bizim iddiamız şu: Siyasi
partilere eşit mesafede ve gerçekten bağımsız, tarafsız bir organizasyon seçim
gününü denetlerse, seçim gününün kanun ve yönetmeliklere göre olması gerektiği
gibi geçmesini sağlarsa, seçimin ertesi günü 8 Haziran’da uyandığımızda toplum
olarak seçime olan güvenimizi pekiştirmiş olacağız.
*** Bunun için yapacaklarınızı seçim gününde ve sonrasında
diye ikiye ayırmak mümkün. Anlatır mısınız?
Seçim günü gözümüzün önünde olanlar: Oy kullanma ve sayımı
sırasında olanlar. Bu yaşlı seçmenlere refakat edilmesinden tutun da
okuma-yazma bilmeyenlerle kabin alanına girilmesi ve pusulaların fotoğrafının
çekilmesine kadar, ayrıca olmaması gereken şeylerin engellenmesi – A partisine
giden oyun B partisine yazılması, geçerli/geçersiz oy tartışmaları sırasında
sandığa daha hakim olan siyasi partinin insiyatif kullanabilir durumda olması
-- gibi durumlara biz siyasi partilerden bağımsız olarak ve yasaya dayanarak
müdahil oluyoruz. Ayrıca resmi sonuçlar yayınlandığı noktada gözlemciliğini
yaptığımız 106.000 sandığın elimizdeki sonuçları ile resmi sonuçlar arasındaki
bağlantıyı görebilmek; ve bilinçli veya bilinçsiz farklılıklar varsa bunlarla
ilgili gerekli süreçlerin başlamasını sağlamak.
*** Mecliste grubu olan bütün siyasi partilerle konuştunuz
ve yapacaklarınızı anlattınız. Ne ölçüde destek alabildiniz?
AK Parti, MHP, CHP, HDP sonra Liberal Demokrat Parti,
Anadolu Partisi ile… Hepsine ne yaptığımızı anlattık. Bazıları başlattığımız ve
süreklilik kattığımız bu gönüllü organizasyonun başarısını takdir ediyor tabii.
*** Onlardan bekledikleriniz neler?
Birkaç şey bekliyoruz: Sahadaki çalışmalarımızdan haberdar
olsunlar ve örgütlerini bundan haberdar etsinler çünkü sivil denetim alışılmış
bir şey değil; o yüzden Oy ve Ötesi’ni bilmeleri lazım ki seçim günü sürtüşme
yaşanmasın. İkincisi, 298 sayılı Seçim Kanunu’na göre Oy ve Ötesi
gönüllülerinin sandıktaki varlığı müşahitlik üzerinden yürüyebilir, ve Seçim
Kanunu müşahitlik görevini ve hakkını siyasi partilere bağımsız aday gibi
veriyor. Biz siyasi partilerden müşahitlik kontenjanları alıyoruz. Biz de
partilerden müşahitlik kartları istiyoruz. Üçüncüsü ve son olarak bize
tanınmayan ama siyasi partilere tanınan haklara göre bilgi erişimi konusunda
destek istiyoruz – hangi okullarda seçim olacak, bu okullarda kaç sandık
olacak, vb.
*** Destek almadığınız tek parti Türkiye’nin en büyük
partisi olan AK Parti mi?
Kendilerinin çok kuvvetli bir müşahit organizasyonları var; 800 bin kadar müşahitleri olacağını
söylüyorlar. Hareketimizden haberdarlar. AK Parti’den lojistik destek almıyoruz ama
destek almadığımız tek parti AK Parti değil.
*** Hangi bölgelerde organize olmakta zorlanıyorsunuz?
Oy ve Ötesi 7 Haziran için 45 ilde organize olacak. Bölge
olarak zorlandığımız yerler İç Anadolu bölgesi, özellikle Konya ve Kayseri
civarı; Güneydoğu’nun bazı yerleri, Urfa ve Mardin, Batman ve Adıyaman; bir de
Kuzey Akdeniz ve iç Ege civarında Isparta, Afyon gibi yerler. Sivil toplum
kültürünün zayıf olduğu, siyasete dair bir şeyler yapmak isteyen insanların
bunu insanların sadece siyasi partiler üzerinden yaptığı yerlerde zorlanıyoruz.
O nedenle iki türlü çağrımız var, bir organize olmakta yardım etme ve ikincisi
kuvvetli olduğumuz yerlerde sandık başında görev almak üzere gönüllülere
ihtiyacımız var. Nerede olursa olun katılın diyoruz.
*** Neden 45 il?
Organizasyonumuzu ilçeler üzerinden önceliklendirdik.
Türkiye’nin 970 ilçesinden seçmen sayısı en fazla olan ilçeleri aldık. Bunun
üzerine kritik dediğimiz birinci ve ikinci siyasi partiler arasında son
seçimlerde oy farkı en az olan, yüzde 3 veya daha az, olan ilçeleri aldık. Bu
gerçekten objektif bir seçim çünkü bu seçimi hangi siyasi parti olduğundan
bağımsız olarak yaptık. Seçmen yoğunluğu ve sandık başının seçim sonucuna
doğrudan etkisi olarak iki faktör var. Bu iki faktöre göre 162 ilçeyi
önceliklendirdik ve bu 162 ilçe, 45 ile dağılmış durumda; burada da 12 bin okul
ile 106 bin tane de sandık var. Başarıya ulaşmamız için 120 bine yakın
gönüllüye ihtiyaç var.
*** Son verilere göre kaç gönüllünüz var?
Şu anda 20 bine yakın gönüllümüz var ama dediğim gibi 120
bin gönüllüye ihtiyacımız var.
*** 81 ilin 45’inde varsınız ama gerisinde yoksunuz ve daha
çok gönüllüye ihtiyacınız var. Bu endişelendirici değil mi?
Endişelenmenize sevindim çünkü Oy ve Ötesi kendi kendine
yürümüyor, işler ancak gönüllülerle mümkün. İyi bir tablo çizdiğinizde insanlar
pasif takipçi oluyor ve nasılsa işler yürüyordur diyorlar. İnsanlar bu konu
hakkında endişelenmeli ve gönüllü olmalı. 30 Mart seçimi için İstanbul’da gönüllü
olanların sayısı 33 bindi ve seçim günü 28 bin gönüllü çalıştı. Cumhurbaşkanı
seçiminde gönüllü sayısı düştü. Bu seçimde ise rüzgar döndü.
*** 7 Haziran’a kadar gönüllü sayısındaki artış beklentiniz
ne kadar?
20 bini üçe katlayacağımıza ve bu sonuçla da hedefimiz olan
106 bin sandığın sonuç tutanaklarına erişeceğimize inanıyoruz.
*** Bu katıldığınız üçüncü seçim olacak ancak arada bir de
tekrarlanan Yalova seçimini gözlemlediniz değil mi?
Evet, 30 Mart yerel seçimini sadece İstanbul’da gözledik. 2014
Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye’nin en büyük 6 ilinde gözlemledik:
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Antalya. Bu gözlemleyeceğimiz üçüncü
seçim olacak ve hedefi epey yükselttik.
*** Sandık Başındayız da 30 Mart’ta sandık gözlemi yapan başka
bir sivil toplum kuruluşuydu, değil mi?
Oy ve Ötesi ile Sandık Başındayız 30 Mart’ta işbirliği
yaptı. İstanbul’da 33 bin gönüllü başvurumuz vardı. Ankara’da da Ankara’nın
Oyları diye bir organizasyon vardı. Ankara’nın Oyları ile irtibattayız; Sandık
Başındayız ile birleştik. Bu konuya hassas yaklaşıyoruz. Siyasi partilere eşit
mesafede olmak konusu zaten zor bir konu ve işbirliklerinde bunu yönetmek daha
da zor.
*** 30 Mart seçimine yönelik İstanbul Kağıthane’deki
sandıkların bir kısmı ile ilgili olarak bir ceza davası hala sürüyor değil mi?
Medyaya da yansıyan süreçte; Kağıthane’de 36 sandıktaki 1600
oyda kayma olduğu tespit edilmiş; Bu da CHP
veya başka partilerden AK Parti’ye olmuş. 28 sandığın başkanı yargıda ve bir
sandık kurulu başkanı oylarla oynandığını itiraf etti.
*** Ankara’daki sandıklarla ilgili olarak işlerin doğru
yapılmadığına dair pek çok iddia vardı. Sonuca ulaşan oldu mu?
30 Mart Yerel Seçimlerinde Oy ve Ötesi olarak sadece
İstanbul'daydık.
*** Feyz aldığınız uluslararası bir kuruluş var mı?
Uluslararası Yerel Seçim Gözlemcileri Ağı var (Global
Network of Domestic Election Monitoring– GNDEM). Yerel seçimlere yönelik, bu iş
böyle yapılır diye 29 kriterleri var ve seçim günü bunlardan sadece bir tanesi.
Seçim günü öncesinde de seçimlerin şeffaf ve güvenilir yapılmasını sağlayacak
pek çok kriterleri var. Biz de bu defa sadece seçim gününe odaklanmayacağız ve
seçim günü ötesinde de, medya kullanımları, devlet kaynaklarının kullanımı,
seçim kampanya finansmanı gibi konularda başka sivil toplum kuruluşlarıyla
işbirliği yaparak – Türkiye’de Denge Denetleme Ağı, Transparency International,
Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği (Doğruluk Payı diye bir projeleri var) gibi
– seçimden sonra ortaya bütün tabloyu çıkaran bir rapor sunacağız.
*** Türkiye Tutanak Teyit ya daT3 denen bir sistemle de
seçim sonuçlarını teyit edeceksiniz.
Türkiye’de ilk defa böyle bir uygulama
olacak değil mi?
Bildiğimiz kadarıyla dünyada ilk. Bu sistemle sandık
sonuçları ve tutanakları karşılaştıracağız. 8 Haziran’da kamuoyu ile şunları
paylaşacağız: Sandık başı sonucu; resmi sonuç; ve tutanağın fotoğrafı.
*** Sisteminize siber saldırı olabilir mi?
Buna açık olmayan hiçbir sistem yok dünyada.
Seçime güvensizlik büyük sorun
*** Seçim günü yaklaştıkça, Monday Talk için mülakat
yaptığım gözlemcilerle konu seçimde oy güvenliğine geliyor ve hepsi de oy
güvenliği olmayacağına, oy kaymaları olacağına dikkat çekiyor.
Bu görüşlere
katılıyor musunuz?
Bir kısmına katılıyorum, bir kısmına katılmıyorum. Koç
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali
Çarkoğlu’nun yeni bir araştırması var. Buna göre Türkiye’deki seçmenlerin yüzde
43’ü seçimlerin şeffaf ve adil bir ortamda gerçekleşeceğine inanmıyor.
Seçmenlerin yüzde 80 ve daha fazlasının oy kullandığı bir ortamda seçmenlerin
yarısının seçimin adil bir ortamda gerçekleşeceğine inanmaması çok büyük bir
sorun.
*** Ayrıca seçime güven duymayanların sayısı artıyor değil
mi?
Evet, 2007 ile 2015 arasında güvensizlik oranı yanlış
hatırlamıyorsam yüzde 27’den yüzde 43’e çıkmış. Ali Çarkoğlu şunu söylüyor daha
önceki yıllarda Türkiye’nin oranları ABD ile kıyaslanırken şimdi Rusya ve
Ukrayna ile kıyaslanıyor. İnsanların genel olarak sisteme güvensizliği seçime
yansıyor. Seçim günü doğru bir sistem kurulduğu takdirde takip edilebilir bir
süreç. Takip etmenin zaten avantajı sistemin doğru işlemesini önleyici
girişimlere karşı caydırıcı olması.
*** Ana muhalefet partisi CHP yetkilileri, 2 milyon seçmenin
kayıp olduğu, fazla oy pusulası gibi seçim güvenliğinin tehdit altında bırakan
uygulamalar olduğunu söylüyorlar. Bunlara katılıyor musunuz?
Bizim nüfus kayıtları ile ilgili bir çalışmamız yok ve
uzmanlık alanımız değil. Ancak şunu biliyoruz: Yüksek Seçim Kurulu siyasi
partilerle seçmen bilgilerini paylaşıyor ve bu seçmen listeleriyle seçime
giriyorum diyor. Eğer siyasi partilerin bununla ilgili tereddütleri varsa –
azalan artan seçmen sayıları, yanlış adreslerde gösterilen seçmenler – saha teşkilatlarıyla
beraber bu listeleri kontrol etmeleri gerekiyor; en azından istatistiki bir
çalışma yapmaları gerek. 56.6 milyon toplam seçmen, 2.8 milyonu yurt dışında,
geriye Türkiye’de olan yaklaşık 54 milyon seçmen kalıyor. Bunlarla ilgili yüzde
1’e dokunan bir istatistiki çalışma yapmalılar ve ortaya çıkan sonuçları
paylaşıp sonra sormalılar. Ben böyle bir çalışma görmedim.
Fazla pusula 56.6 milyon seçmen için sanırım 74 milyon oy
pusulası basılacak. Bunlar yanlış ve geçersiz pusulalar gibi durumlar için fazla
basılıyor. 74 milyon pusulanın ne akdarı kullanıldı, ne kadarı kullanılmadı ve
imha edildi paylaşılması gerek, ancak bu konuda şeffaflık olmadığını, bilgi
almak isteyen siyasi partilere bilgi verilmediğini duyuyoruz. İkincisi, eğer
sandık başında doğru takip mekanizmaları olmazsa yani siyasi partiler birbirini
denetleyecek şekilde organize olmazlarsa ve o sandığa kaç pusula geldiği, kaç
tanesinin kullanıldığı ve kaç tanesinin geçersiz veya boş kaldığı not edilip
kayıt altına alınmazsa bu sefer gelmeyen seçmenler yerine oy kullanma, o
sandıkta olması gerekenden daha çok sayıda oy çıkması gibi durumlar
yaşanabiliyor. Bunun sebebi sandık başında doğru denetleme mekanizmasının
olmamasından kaynaklanıyor.
Elini taşın altına koymazsan...
*** Oy ve Ötesi için kurucu olmaya nasıl karar verdiniz?
Kişisel nedenleriniz var mı?
Hepimizin kişisel nedenleri var. Buluştuğumuz ortak bir
nokta vardı; Gezi’yi yaşadıktan sonra toplumun büyük bir bölümü siyasetten,
hukuktan izole yürüttüğü hayatları o şekilde devam ettiremeyeceğini gördü.
Etrafımızdaki özgürlük alanı daralıyordu ve bizler süreçlerin bir parçası
olmadığımız sürece, ister siyasi partiler ister sivil toplum üzerinden, elimizi
biraz taşın altına koymadığımız sürece özgürlük alanının daha da daralacağını
gördük. Gerçekten çözülebilecek bir sorunu çözmek için sürdürülebilir bir
şekilde organize olalım istedik. Oy ve Ötesi bu şekilde ortaya çıktı.
*** Mali kaynaklarınızı nasıl oluşturuyorsunuz?
Kurumsal bağış almıyoruz. Hollanda ve İsveç kaynaklı
demokrasiyi geliştirmeye yönelik fonları kullanıyoruz ancak bunlar çok yetersiz
kalıyor. Asıl maddi destek bu işe zaman ayıramayan ama para veren kişilerden bireysel bağış olarak geliyor.
*** Kurucu üyelerinizin profilini nasıl tarif edersiniz? 10-15 kişi
binlerce kişiyi örgütleyecek kapasiteye nasıl ulaştı?
Oy ve Ötesi'ni 8 kişi kurduk ama şu anda 50'ye yakın kişi
koordinasyonda çalışıyor. Herkes gün içinde işinde, mesai sonrasında ise Oy ve
Ötesi'nde. Gönülden bağlı 50'ye yakın kişiyiz, gönül ve heyecan olmasaydı
binlerce kişilik kapasiteye ulaşamazdık. Profili böyle tanımlayabilirim.
Söyleşimizin İngilizcesi burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder