17 Mayıs 2015 Pazar

Oy ve Ötesi: Oy benim! Saymak da görevim



Bu haftaki konuğum Oy ve Ötesi kurucu üyelerinden ve derneğin sözcüsü Sercan Çelebi. Gezi olaylarından sonraki süreçte sadece 8 kişiyle kurulan Oy ve Ötesi, 30 Mart 2014 yerel seçiminde İstanbul’da başardığı örgütlenmeyle 30 bini aşkın gönüllüyü organize etmeyi başardı. Bu defa hedefi oldukça yüksek: 120 bin gönüllü.

Oy ve Ötesi, seçmen yoğunluğu ve sandık başının seçim sonucuna doğrudan etkisini göz önüne alarak 162 ilçeyi öncelikli olarak belirledi. Bu ilçeler 45 ile dağılmış durumda ve 12 bin okulda 106 bin sandığa tekabül ediyor.

Türkiye’deki seçmenlerin yarıya yakını seçimlerin şeffaf ve adil bir ortamda gerçekleşeceğine inanmıyor. Bu sorunu aşmak ancak oylara sahip çıkmakla, seçim sandığını gözlemek ve denetlemekle mümkün. Sercan Çelebi herkesi bunun için göreve çağırıyor ve gücünü bütün siyasi bütün siyasi partilere eşit mesafede durmaktan aldığını belirtiyor.

Gönüllü olmak, sandık gözetmeni olmak Oy ve Ötesi Sayesinde çok kolay; internet sitesine girip bir kaç adımı izlemeniz yeterli.


 *** 7 Haziran seçimlerini kritik olarak tanımlıyorsunuz, neden?

Kritik olmasını Oy ve Ötesi açısından şöyle tanımlıyoruz; sandık gününün güvenliği açısından kritik. O da şu demek: Sandık başındakilerin kullanılacağı insiyatif; ve tutanaklarda bilinçli veya bilinçsiz yapılabilecek hatalardan kaynaklanan farklılıkların boyutu seçim sonucuyla ilgili büyük şeyleri değiştiriyor mu? Bu tanıma göre 7 Haziran seçimi kritik. Yüzde 10 baraj hedefinden, 330 milletvekili hedefine kadar siyasi partilerin çok ince hesaplara dayanan farklı hedefleri var. Birçok ilde milletvekili değişme oranları çok küçük oy farklarına dayanıyor. Dolayısıyla bu seçimde sandık güvenliği, doğru oy verme ve sayım süreçleri tüm siyasi partiler ve seçmen için çok önemli. O yüzden de bu organizasyonu gücümüz yettiği kadar yaymaya çalışıyoruz.

*** Oy ve Ötesi’ni bağımsız ve partiler üstü bir yapılanma olarak tanıtıyorsunuz…

Daha doğrusu Oy ve Ötesi bütün siyasi partilere eşit mesafede bir yapılanma. Türkiye’nin epey bir demokrasi birikimi var ve her şeye bir anda çözüm getireceğiz gibi bir iddiamız yok. Bizim iddiamız şu: Siyasi partilere eşit mesafede ve gerçekten bağımsız, tarafsız bir organizasyon seçim gününü denetlerse, seçim gününün kanun ve yönetmeliklere göre olması gerektiği gibi geçmesini sağlarsa, seçimin ertesi günü 8 Haziran’da uyandığımızda toplum olarak seçime olan güvenimizi pekiştirmiş olacağız.

*** Bunun için yapacaklarınızı seçim gününde ve sonrasında diye ikiye ayırmak mümkün. Anlatır mısınız?

Seçim günü gözümüzün önünde olanlar: Oy kullanma ve sayımı sırasında olanlar. Bu yaşlı seçmenlere refakat edilmesinden tutun da okuma-yazma bilmeyenlerle kabin alanına girilmesi ve pusulaların fotoğrafının çekilmesine kadar, ayrıca olmaması gereken şeylerin engellenmesi – A partisine giden oyun B partisine yazılması, geçerli/geçersiz oy tartışmaları sırasında sandığa daha hakim olan siyasi partinin insiyatif kullanabilir durumda olması -- gibi durumlara biz siyasi partilerden bağımsız olarak ve yasaya dayanarak müdahil oluyoruz. Ayrıca resmi sonuçlar yayınlandığı noktada gözlemciliğini yaptığımız 106.000 sandığın elimizdeki sonuçları ile resmi sonuçlar arasındaki bağlantıyı görebilmek; ve bilinçli veya bilinçsiz farklılıklar varsa bunlarla ilgili gerekli süreçlerin başlamasını sağlamak.



*** Mecliste grubu olan bütün siyasi partilerle konuştunuz ve yapacaklarınızı anlattınız. Ne ölçüde destek alabildiniz?

AK Parti, MHP, CHP, HDP sonra Liberal Demokrat Parti, Anadolu Partisi ile… Hepsine ne yaptığımızı anlattık. Bazıları başlattığımız ve süreklilik kattığımız bu gönüllü organizasyonun başarısını takdir ediyor tabii.

*** Onlardan bekledikleriniz neler?

Birkaç şey bekliyoruz: Sahadaki çalışmalarımızdan haberdar olsunlar ve örgütlerini bundan haberdar etsinler çünkü sivil denetim alışılmış bir şey değil; o yüzden Oy ve Ötesi’ni bilmeleri lazım ki seçim günü sürtüşme yaşanmasın. İkincisi, 298 sayılı Seçim Kanunu’na göre Oy ve Ötesi gönüllülerinin sandıktaki varlığı müşahitlik üzerinden yürüyebilir, ve Seçim Kanunu müşahitlik görevini ve hakkını siyasi partilere bağımsız aday gibi veriyor. Biz siyasi partilerden müşahitlik kontenjanları alıyoruz. Biz de partilerden müşahitlik kartları istiyoruz. Üçüncüsü ve son olarak bize tanınmayan ama siyasi partilere tanınan haklara göre bilgi erişimi konusunda destek istiyoruz – hangi okullarda seçim olacak, bu okullarda kaç sandık olacak, vb.

*** Destek almadığınız tek parti Türkiye’nin en büyük partisi olan AK Parti mi?

Kendilerinin çok kuvvetli bir müşahit organizasyonları  var; 800 bin kadar müşahitleri olacağını söylüyorlar. Hareketimizden haberdarlar.  AK Parti’den lojistik destek almıyoruz ama destek almadığımız tek parti AK Parti değil.


*** Hangi bölgelerde organize olmakta zorlanıyorsunuz?

Oy ve Ötesi 7 Haziran için 45 ilde organize olacak. Bölge olarak zorlandığımız yerler İç Anadolu bölgesi, özellikle Konya ve Kayseri civarı; Güneydoğu’nun bazı yerleri, Urfa ve Mardin, Batman ve Adıyaman; bir de Kuzey Akdeniz ve iç Ege civarında Isparta, Afyon gibi yerler. Sivil toplum kültürünün zayıf olduğu, siyasete dair bir şeyler yapmak isteyen insanların bunu insanların sadece siyasi partiler üzerinden yaptığı yerlerde zorlanıyoruz. O nedenle iki türlü çağrımız var, bir organize olmakta yardım etme ve ikincisi kuvvetli olduğumuz yerlerde sandık başında görev almak üzere gönüllülere ihtiyacımız var. Nerede olursa olun katılın diyoruz.

*** Neden 45 il?

Organizasyonumuzu ilçeler üzerinden önceliklendirdik. Türkiye’nin 970 ilçesinden seçmen sayısı en fazla olan ilçeleri aldık. Bunun üzerine kritik dediğimiz birinci ve ikinci siyasi partiler arasında son seçimlerde oy farkı en az olan, yüzde 3 veya daha az, olan ilçeleri aldık. Bu gerçekten objektif bir seçim çünkü bu seçimi hangi siyasi parti olduğundan bağımsız olarak yaptık. Seçmen yoğunluğu ve sandık başının seçim sonucuna doğrudan etkisi olarak iki faktör var. Bu iki faktöre göre 162 ilçeyi önceliklendirdik ve bu 162 ilçe, 45 ile dağılmış durumda; burada da 12 bin okul ile 106 bin tane de sandık var. Başarıya ulaşmamız için 120 bine yakın gönüllüye ihtiyaç var.

*** Son verilere göre kaç gönüllünüz var?

Şu anda 20 bine yakın gönüllümüz var ama dediğim gibi 120 bin gönüllüye ihtiyacımız var.

*** 81 ilin 45’inde varsınız ama gerisinde yoksunuz ve daha çok gönüllüye ihtiyacınız var. Bu endişelendirici değil mi?

Endişelenmenize sevindim çünkü Oy ve Ötesi kendi kendine yürümüyor, işler ancak gönüllülerle mümkün. İyi bir tablo çizdiğinizde insanlar pasif takipçi oluyor ve nasılsa işler yürüyordur diyorlar. İnsanlar bu konu hakkında endişelenmeli ve gönüllü olmalı. 30 Mart seçimi için İstanbul’da gönüllü olanların sayısı 33 bindi ve seçim günü 28 bin gönüllü çalıştı. Cumhurbaşkanı seçiminde gönüllü sayısı düştü. Bu seçimde ise rüzgar döndü.

*** 7 Haziran’a kadar gönüllü sayısındaki artış beklentiniz ne kadar?

20 bini üçe katlayacağımıza ve bu sonuçla da hedefimiz olan 106 bin sandığın sonuç tutanaklarına erişeceğimize inanıyoruz.



*** Bu katıldığınız üçüncü seçim olacak ancak arada bir de tekrarlanan Yalova seçimini gözlemlediniz değil mi?

Evet, 30 Mart yerel seçimini sadece İstanbul’da gözledik. 2014 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimini Türkiye’nin en büyük 6 ilinde gözlemledik: İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa ve Antalya. Bu gözlemleyeceğimiz üçüncü seçim olacak ve hedefi epey yükselttik.

*** Sandık Başındayız da 30 Mart’ta sandık gözlemi yapan başka bir sivil toplum kuruluşuydu, değil mi?

Oy ve Ötesi ile Sandık Başındayız 30 Mart’ta işbirliği yaptı. İstanbul’da 33 bin gönüllü başvurumuz vardı. Ankara’da da Ankara’nın Oyları diye bir organizasyon vardı. Ankara’nın Oyları ile irtibattayız; Sandık Başındayız ile birleştik. Bu konuya hassas yaklaşıyoruz. Siyasi partilere eşit mesafede olmak konusu zaten zor bir konu ve işbirliklerinde bunu yönetmek daha da zor.

*** 30 Mart seçimine yönelik İstanbul Kağıthane’deki sandıkların bir kısmı ile ilgili olarak bir ceza davası hala sürüyor değil mi?

Medyaya da yansıyan süreçte; Kağıthane’de 36 sandıktaki 1600 oyda kayma olduğu tespit edilmiş;  Bu da CHP veya başka partilerden AK Parti’ye olmuş. 28 sandığın başkanı yargıda ve bir sandık kurulu başkanı oylarla oynandığını itiraf etti.

*** Ankara’daki sandıklarla ilgili olarak işlerin doğru yapılmadığına dair pek çok iddia vardı. Sonuca ulaşan oldu mu?

30 Mart Yerel Seçimlerinde Oy ve Ötesi olarak sadece İstanbul'daydık.


*** Feyz aldığınız uluslararası bir kuruluş var mı?

Uluslararası Yerel Seçim Gözlemcileri Ağı var (Global Network of Domestic Election Monitoring– GNDEM). Yerel seçimlere yönelik, bu iş böyle yapılır diye 29 kriterleri var ve seçim günü bunlardan sadece bir tanesi. Seçim günü öncesinde de seçimlerin şeffaf ve güvenilir yapılmasını sağlayacak pek çok kriterleri var. Biz de bu defa sadece seçim gününe odaklanmayacağız ve seçim günü ötesinde de, medya kullanımları, devlet kaynaklarının kullanımı, seçim kampanya finansmanı gibi konularda başka sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği yaparak – Türkiye’de Denge Denetleme Ağı, Transparency International, Ortak Gelecek İçin Diyalog Derneği (Doğruluk Payı diye bir projeleri var) gibi – seçimden sonra ortaya bütün tabloyu çıkaran bir rapor sunacağız.

*** Türkiye Tutanak Teyit ya daT3 denen bir sistemle de seçim sonuçlarını teyit edeceksiniz. 
Türkiye’de ilk defa böyle bir uygulama olacak değil mi?

Bildiğimiz kadarıyla dünyada ilk. Bu sistemle sandık sonuçları ve tutanakları karşılaştıracağız. 8 Haziran’da kamuoyu ile şunları paylaşacağız: Sandık başı sonucu; resmi sonuç; ve tutanağın fotoğrafı.

*** Sisteminize siber saldırı olabilir mi?

Buna açık olmayan hiçbir sistem yok dünyada.

Seçime güvensizlik büyük sorun

*** Seçim günü yaklaştıkça, Monday Talk için mülakat yaptığım gözlemcilerle konu seçimde oy güvenliğine geliyor ve hepsi de oy güvenliği olmayacağına, oy kaymaları olacağına dikkat çekiyor. 
Bu görüşlere katılıyor musunuz?

Bir kısmına katılıyorum, bir kısmına katılmıyorum. Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Çarkoğlu’nun yeni bir araştırması var. Buna göre Türkiye’deki seçmenlerin yüzde 43’ü seçimlerin şeffaf ve adil bir ortamda gerçekleşeceğine inanmıyor. Seçmenlerin yüzde 80 ve daha fazlasının oy kullandığı bir ortamda seçmenlerin yarısının seçimin adil bir ortamda gerçekleşeceğine inanmaması çok büyük bir sorun.

*** Ayrıca seçime güven duymayanların sayısı artıyor değil mi?

Evet, 2007 ile 2015 arasında güvensizlik oranı yanlış hatırlamıyorsam yüzde 27’den yüzde 43’e çıkmış. Ali Çarkoğlu şunu söylüyor daha önceki yıllarda Türkiye’nin oranları ABD ile kıyaslanırken şimdi Rusya ve Ukrayna ile kıyaslanıyor. İnsanların genel olarak sisteme güvensizliği seçime yansıyor. Seçim günü doğru bir sistem kurulduğu takdirde takip edilebilir bir süreç. Takip etmenin zaten avantajı sistemin doğru işlemesini önleyici girişimlere karşı caydırıcı olması.

*** Ana muhalefet partisi CHP yetkilileri, 2 milyon seçmenin kayıp olduğu, fazla oy pusulası gibi seçim güvenliğinin tehdit altında bırakan uygulamalar olduğunu söylüyorlar. Bunlara katılıyor musunuz?

Bizim nüfus kayıtları ile ilgili bir çalışmamız yok ve uzmanlık alanımız değil. Ancak şunu biliyoruz: Yüksek Seçim Kurulu siyasi partilerle seçmen bilgilerini paylaşıyor ve bu seçmen listeleriyle seçime giriyorum diyor. Eğer siyasi partilerin bununla ilgili tereddütleri varsa – azalan artan seçmen sayıları, yanlış adreslerde gösterilen seçmenler – saha teşkilatlarıyla beraber bu listeleri kontrol etmeleri gerekiyor; en azından istatistiki bir çalışma yapmaları gerek. 56.6 milyon toplam seçmen, 2.8 milyonu yurt dışında, geriye Türkiye’de olan yaklaşık 54 milyon seçmen kalıyor. Bunlarla ilgili yüzde 1’e dokunan bir istatistiki çalışma yapmalılar ve ortaya çıkan sonuçları paylaşıp sonra sormalılar. Ben böyle bir çalışma görmedim.

Fazla pusula 56.6 milyon seçmen için sanırım 74 milyon oy pusulası basılacak. Bunlar yanlış ve geçersiz pusulalar gibi durumlar için fazla basılıyor. 74 milyon pusulanın ne akdarı kullanıldı, ne kadarı kullanılmadı ve imha edildi paylaşılması gerek, ancak bu konuda şeffaflık olmadığını, bilgi almak isteyen siyasi partilere bilgi verilmediğini duyuyoruz. İkincisi, eğer sandık başında doğru takip mekanizmaları olmazsa yani siyasi partiler birbirini denetleyecek şekilde organize olmazlarsa ve o sandığa kaç pusula geldiği, kaç tanesinin kullanıldığı ve kaç tanesinin geçersiz veya boş kaldığı not edilip kayıt altına alınmazsa bu sefer gelmeyen seçmenler yerine oy kullanma, o sandıkta olması gerekenden daha çok sayıda oy çıkması gibi durumlar yaşanabiliyor. Bunun sebebi sandık başında doğru denetleme mekanizmasının olmamasından kaynaklanıyor.

Elini taşın altına koymazsan...

*** Oy ve Ötesi için kurucu olmaya nasıl karar verdiniz? Kişisel nedenleriniz var mı?

Hepimizin kişisel nedenleri var. Buluştuğumuz ortak bir nokta vardı; Gezi’yi yaşadıktan sonra toplumun büyük bir bölümü siyasetten, hukuktan izole yürüttüğü hayatları o şekilde devam ettiremeyeceğini gördü. Etrafımızdaki özgürlük alanı daralıyordu ve bizler süreçlerin bir parçası olmadığımız sürece, ister siyasi partiler ister sivil toplum üzerinden, elimizi biraz taşın altına koymadığımız sürece özgürlük alanının daha da daralacağını gördük. Gerçekten çözülebilecek bir sorunu çözmek için sürdürülebilir bir şekilde organize olalım istedik. Oy ve Ötesi bu şekilde ortaya çıktı.

*** Mali kaynaklarınızı nasıl oluşturuyorsunuz?

Kurumsal bağış almıyoruz. Hollanda ve İsveç kaynaklı demokrasiyi geliştirmeye yönelik fonları kullanıyoruz ancak bunlar çok yetersiz kalıyor. Asıl maddi destek bu işe zaman ayıramayan ama para veren  kişilerden bireysel bağış olarak geliyor.

*** Kurucu üyelerinizin profilini nasıl tarif edersiniz? 10-15 kişi binlerce kişiyi örgütleyecek kapasiteye nasıl ulaştı?

Oy ve Ötesi'ni 8 kişi kurduk ama şu anda 50'ye yakın kişi koordinasyonda çalışıyor. Herkes gün içinde işinde, mesai sonrasında ise Oy ve Ötesi'nde. Gönülden bağlı 50'ye yakın kişiyiz, gönül ve heyecan olmasaydı binlerce kişilik kapasiteye ulaşamazdık. Profili böyle tanımlayabilirim.

Söyleşimizin İngilizcesi burada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder