Bu haftanın konuğu Uluslararası Af Örgütü (Amnesty
International-AI) Türkiye araştırmacısı Andrew Gardner. Türkiye’deki insan
hakları sorunlarını yıllardır izleyen Gardner, gelişmelerin tersine döndüğünü
ve hükümetin eylemlerinin de hukukun üstünlüğünü erozyona uğrattığını söyledi:
“İnsan hakları konusunda bu sene kötüden daha da kötüye
gidiş var. Sadece insan halkları da değil, hukukun üstünlüğüne dair temel
dayanaklar, yani bağımsız ve tarafsız yargı konusu da kötü görünüyor. Yargı
üzerinde hükümet tarafından yoğun baskı var.”
Gardner’la 2013 yılının Nisan ayında yaptığımız söyleşinin hemen öncesinde 4. Yargı Paketi açıklanmıştı. Gardner’ın yorumu ise insan
hakları konusunda durumu iyileştirmek için daha çok şey yapılması gerektiği
olmuştu. Hatta Af Örgütü’nün bu alanda bir dizi tavsiyesi vardı. Son
görüşmemizde Gardner bunların hiç birinin dikkate alınmadığını söyledi; pek çok
alanda eskiden yapılan reformlarla adeta “dalga geçildiğini” belirtti:
“Muhalefeti bastırmak için önümüzdeki dönemde çok daha fazla
yasanın kullanılacağını görmek mümkün. Bu yeni bir fenomen. İfade özgürlüğüne
yönelik saldırılar geçmişe göre daha geniş, cezai yargılamalar daha fazla, ve
insanları yargılamak için daha çok yasa kullanılıyor. Buna ek olarak medya
şirketlerine saldırı var, televizyon kanalları kapatılıyor, Kasım seçimi
öncesinde ise bazı gazetelere el koyuldu ve devletin iletişim ajansı internette
yayın yapan medyayı bloke etti.”
Gardner ile söyleşimizde kendisine Anadolu Ajansı’nın
haberine verdiği tepkiyi de sordum. Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı Irak-Şam
İslam Devleti'nin (IŞİD) nasıl silahlandığına ilişkin raporu haberleştiren AA,
MİT tırlarıyla ilgili bölümlere yer vermemişti. Bunu fark eden Gardner Twitter
hesabından, "Raporumuzda, MİT tırlarının silah taşıdığını da belirtiyoruz"
ifadelerini kullandı:
“Kendine IŞİD diyen grubun silahlandırılması ile ilgili
olarak AI raporuna yönelik haberi gördüm. IŞİD’a ait silahların çoğunun ABD,
Rusya ve eski Sovyetler Birliği ülkelerinden geldiğine dair bilgileri bizim
basın bildirimizden almışlardı. Ancak AA haberinde Cumhuriyet gazetesi
haberinin iddiası ve bizim de belirttiğimiz, MİT tırlarının kuzey Suriye’deki
muhalif gruplara silah taşıdığı bilgisi yoktu. Oysa bu önemli ve bunu onlara
hatırlatmak istedim. Ancak yolladığım tweet sanki silah transferi iddiası AI
tarafından yapıldı gibi göründü. Böyle değil, bunu düzelttim. Hükümet, haber
yapan gazetecileri hapse atmak yerine iddiaları araştırmalı.”
28 Kasım günü öldürülen Diyarbakır eski Baro Başkanı Tahir
Elçi’nin cenaze töreni için Diyarbakır’da olan Gardner’a, sokağa çıkma
yasaklarına maruz kalan Diyarbakır ve halkı ile ilgili izlenimlerini de sordum:
“Tahir Bey çok iyi arkadaşımdı ve Uluslararası Af Örgütü
için de yol gösterici olmuştur. Onu derinden özlüyoruz. Öldürülmesine dair çok
belirsizlik var ve bu da Güneydoğu’da bugün ya da geçmişte işlenen cinayetlerle
ilgili incelemelerdeki belirsizlikler gibi olduğu için araştırma konusunda umutlu
olmak zor. Hemen bir olay yeri araştırması olmaması ve hemen sokağa çıkma
yasağı ilanı, kanıtların ortadan kaybolmasına ya da kirlenmesine yol açtığı
için araştırma açısından çok kötü bir başlangıç. Devletin bu cinayette rolü
olduğuna dair iddialar var. Çok parlak bir avukattı ve Türkiye’nin insan
hakları hareketinde hayati rolü olan bir kişiydi. Faili meçhul ölüm ve
kayıplarla ilgili davalara bakıyordu. 1990’lardaki cezasızlık ve hak ihlalleri
ile ondan daha fazla savaşan olmamıştır. Prensipli ve objektifti; hak ihlali
yapan her kesimi eleştirebiliyordu. Ölümü, Türkiye insan hakları hareketi
bakımından çok büyük bir kayıp.
Diyarbakır’a Ağustos’ta da gitmiştim ve bugün gördüğüm durum
çok daha kötü. Sur’da çatışma, polis operasyonları, sokağa çıkma yasakları ve
şiddet var. Durum Nusaybin, Silvan ve Cizre’de de kötü. Sıradan insanların
yaşamı tehdit altında. Hükümet bu operasyonların ‘terör örgütü’ üyelerini
yakalamak için yapıldığını söylüyor ve başarıya ulaşıldığından bahsediyor. Başarının
ölçüsü ne? Hendekler hala orada, barikatlar hala orada, şiddet hala orada.
Savaşmayan pek çok kişi öldürüldü. Bu operasyonların başarılı olarak
addedilmesini anlamak oldukça zor.”
Andrew Gardner’la söyleşimizin İngilizcesi burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder